26 Eylül’deki genel seçimlere Hıristiyan demokrat partilerin ortak başbakan adayı olarak kimin katılacağı sorusu, CDU ile CSU arasına bir kara kedi gibi girdi. CDU’nun, böyle giderse, CSU’nun kalesi Bavyera’da örgütlenebileceği ve seçimlere bağımsız katılabileceği hatırlatıldı.
Hafta sonunda Alman siyasetinin orta yerine yeni bir bomba bırakıldı. Henüz patlamadı, ama iki Hıristiyan demokrat parti arasındaki gerginliğin yeni boyutlar alabileceği yorumlarının altının boş olmadığı ortaya çıktı.
Kamuoyu araştırmalarında birinciliği elden bırakmayan CDU-CSU ortaklığındaki sürtüşmeler, kamuoyu araştırmalarında oy oranı hızla bu ittifaka yaklaşan Yeşiller’in eline oynuyor. Görevini devretmeye hazırlanan Başbakan Angela Merkel’in partisi CDU (Hıristiyan Demokrat Birlik) ile onun Bavyera eyaletindeki kardeş partisi CSU (Hıristiyan Sosyal Birlik) arasındaki mesafe açılıyor. Hatta bu mesafe bazı gözlemcilere göre bir uçuruma dönüşme eğilimi gösteriyor.
İşte hareketin ana partisi konumundaki CDU’nun Bavyera eyaletinde CSU’nun yanında bizzat örgütlenmeye başlayacağı ve seçimlere CDU olarak katılacağı yolundaki uyarı, ortamın gerginliğine yeni bir işaret olarak değerlendirildi.
CDU’nun Kuzey Ren Vestfalya örgütü yöneticilerinden Dennis Radtke, kendilerinin Bavyera’daki kardeş parti CSU’nun yanında bizzat CDU olarak örgütlenmeye başlayabileceğini söyledi. Bu görüşün, CDU içinde olduğu kadar CSU içinde de taraftaR bulabileceği ileri sürülüyor.
CDU Genel Başkanı ve Kuzey Ren Vestfalya Başbakanı Armin Laschet’e Angela Merkel’in veliahtı gözüyle bakılıyor. Ancak sonbahardaki genel seçime Laschet’in değil kendisinin başbakan adayı olarak gösterilmesi gerektiğini hatırlatan CSU Genel Başkanı ve Bavyera Başbakanı Markus Söder’in, CDU içindeki taraftarlarının ağırlığı artıyor. Söder, gerekçe olarak anketlerde kendisine Laschet’ten daha fazla destek verilmesini gösteriyor.
Bu sürtüşmenin devam etmesi halinde Hıristiyan demokrat hareketin kalesi Bavyera’da, Federal Almanya tarihinde hiç olmamış bir şeyin olabileceği anlaşılıyor. CDU’nun bu eyalette “CSU lehine, örgütlenmemeyi ve seçime katılmamayı” terk edebileceğine olumlu bakanların sayısı artıyor. Yani Söder’in CDU içindeki taraftarları kadar, CDU içinde CSU’yla siyamlı ikizler yaşamına son verilmesini isteyenlerin ağırlığı da büyüyor.
Bütün bunlar, geçen ayki bazı federal anketlerde Hıristiyan demokratlar ile aradaki oy farkını yüzde 6’lara kadar indirmeyi başaran Yeşiller Partisi’ne yarayacak gelişmeler olarak yorumlanıyor. SPD ve Sol Parti’nin iyice güçsüzleşmesiyle “sol hükümet” fantezilerinden hızla uzaklaşan Yeşiller’in, böyle “birbirini yiyen” bir Hıristiyan demokrat hareketle daha rahat koalisyon kurabileceğini, hatta başbakanlığı alabileceğini düşünenler de var.
Angela Merkel sonrası Federal Almanya siyasetini nelerin beklediğini, özellikle koronavirüs koşullarında, henüz tam bir kesinlikle söyleyebilen yok. Genel seçimlere 5 ay kala…
YENİ POSTA – BERLİN
FOTO: A.A.